sensagent's content

  • definitions
  • synonyms
  • antonyms
  • encyclopedia

Lettris

Lettris is a curious tetris-clone game where all the bricks have the same square shape but different content. Each square carries a letter. To make squares disappear and save space for other squares you have to assemble English words (left, right, up, down) from the falling squares.

boggle

Boggle gives you 3 minutes to find as many words (3 letters or more) as you can in a grid of 16 letters. You can also try the grid of 16 letters. Letters must be adjacent and longer words score better. See if you can get into the grid Hall of Fame !

English dictionary
Main references

Most English definitions are provided by WordNet .
English thesaurus is mainly derived from The Integral Dictionary (TID).
English Encyclopedia is licensed by Wikipedia (GNU).

Translation

Change the target language to find translations.
Tips: browse the semantic fields (see From ideas to words) in two languages to learn more.

last searches on the dictionary :

computed in 0.047s


 » 

analogical dictionary

breach of trust (en) - el koyma, müsadere, zoralım, zor alımovrha, zapljena - hükmetmek - assignable, conveyable, negotiable, transferable, transferrable (en) - dokundurma, ima, ima etme, taş, üstü kapalı söz - yasallaştırmaklegalizirati, ozakoniti - imtiyaz hakkı, izin, izin belgesi, lisans, müsade, ruhsatdozvola, koncesija, namirenje, obračun, odobrenje, zastupstvo - ceza kanunu - yalancılažljivac, lažov - Cosa Nostra, Maffia, Mafia (en) - kanuna aykırı şekilde, yasak olarak, yasaya aykırı olarakbezakonito, ilegalno, nedopustivo - erteleme, geçici olarak işten el çektirmeobustavljanje, vješanje - unlawfully (en) - cezagloba, gubitak prava, kazna - eşkiya, hava korsanı, soyguncucestovni razbojik, otmicar aviona, otmičar aviona - ikiyüzlü/riyakâr kimselicemjer - örfi hukuk, örf ve adet hukuku, töre hukuku, yazılı olmayan hukuk - ceza, hak edilen cezagloba, kazna, odmazda - introduce (en) - zarar - porno, pornografi, seks filmipornografija - cinayet, cürüm, suçkriminal, zločin - ağır suç, suçkazneno, kriminalno djelo, krivično djelo, zločin - çiğneme, ihlal, karşı gelmepovreda, prekršaj - yalancı şahitlik, Yalancı tanıklık, yalan yere yemin, yeminini bozma - işleme, yapma - canına kastetme, öldürmeye çalışma, saldırı, tasallutnapasti - cinsel tacizseksualno zlostavljanje - av, ganimethvatanje, zarobljenje - kaçırma - rüşvetçilikpotkupiti - aşırma, zimmete geçirme, zimmetine geçirmepronevjera - dolap, dümen, üçkâğıtprevara - çalma, hırsızlık, sirkat - araklama, aşırmapotkradanje - vatana ihanetizdaja - savaş suçu - dacoity, dakoity (en) - hile, hırsızlık, sömürme, soygun - ev soyma, ev soyma/hırsızlığı, hırsızlıkprovala - itiraf etmek - değerlendirme, görüşprosuđivanje - hakemlik yapma - aklamak, beraat ettirmek, suçsuz bulmakosloboditi, rasteretiti - remand, remit, send back (en) - usul - file, register (en) - belirtmek - recusal, recusation (en) - kanun, teşri, yasalar, yasamaproglašavanje zakona, zakonodavstvo - yasalaştırmaozakonjenje - evde hapiskucni pritvor - bedensel ceza, fiziksel ceza - kırbaç/sopa ile dövmebicevanje, šibanje - idam cezası, ölüm cezası, uygulamapogubiti - ateşe atma cezası, yakma - burning, electrocution (en) - muhakeme, yargılama - davapostupak - dava, hukuk davasıokolnost, parnica, tužba - lis pendens (en) - yasal işlem - yakarış, yalvarışapel - ceza, hakemlik yapma, hüküm, ilâm, jüri kararı, karar, mahkeme kararı, yargı, yargı kararıizricanje presude, odlučnost, odluka, osuda, presuda - default judgement, default judgment, judgement by default, judgment by default, judgment in absence, judgment in contumacy (en) - judgement on the pleadings, judgment on the pleadings, summary judgement, summary judgment (en) - finding (en) - finding of fact, verdict (en) - aklanma, aklanma kararı, beraat, beraat kararıoslobađajuća presuda - judicial review (en) - beyan, inkâr, savunma, yalanlamaobrana, poricanje, žalba - uygunlukkonformizam, sklad, suglasje - kanuni, legal, yasal - kanunsuz, yasadışı, yasalara aykırı, yasaya aykırı - kanuni, kanunî, legal, yasal, yasaya uygunzakonit - illegal, kanuna aykırı, kanunsuz, yasadışı, yasa dışıilegalan, nedopušten - dava dışı olan, mahkemede yapılmayan - dengi dengine olmayan - düzenlemek, hazırlamak, yazmak - tutmak - kurtarmak, özgürleştirmekosloboditi - hapsetmek, kapatmak, sıkıştırmak - avukatlığını yapmak, savunmak, temsil etmek - dava açmak, dâva açmak/etmek, istemek, talep etmek, yasal işlem başlatmakdići tužbu, moliti, tražiti, tužiti - işlemek, yapmakpočiniti - make (en) - elektrikli sandalyeelektrična stolica - darağacı, dar ağacı, idam sehpasıvješala - gaz odasıplinska komora - gulag (en) - iron maiden (en) - cezaevi, hapishane - cezalandırma tahtası - rack, wheel (en) - meşruluk, yasallık, yasaya uygunluklegitimnost, zakonitost - geçerlilik - effect, force (en) - hukuka uygunluk, kanuna uygunluk, yasallık, yasaya uygunluk - pravo, pravo na - giriş izni/hakkı, kullanma hakkıpristup - yetkipovlastica, pravo prednosti - adlandırma, hakpravo na što - yaşama hakkı - düşünce özgürlüğü - kanun önünde eşitlik, yasalar önünde eşitlik, yasa önünde eşitlik - kişisel özgürlükler, medeni hak, vatandaşlık hakkı, vatandaşlık hakları, yurttaşlık hakkıgrađanska prava - din özgürlüğü, inanç özgürlüğü - freedom of speech (en) - basın özgürlüğü - toplanma özgürlüğü, toplantı özgürlüğü - oy hakkı, oy verme hakkıizborno pravo, pravo glasa - fırsat eşitliği - yargı hakkı, yargı yetkisi, yasal yetkijurisdikcija - legal system (en) - tax law, tax system (en) - seçim sistemi - scrutin uninomial system, scrutin uninominal voting system, single-member system, uninominal system, uninominal voting system (en) - list system, scrutin de liste, scrutin de liste system (en) - jus sanguinis (en) - jus soli (en) - hukuk bilimipravoslovlje - article, clause (en) - imza, imzalamapotpis, potpisivanje - resmi belge - negotiable instrument, negotiable security, transferable instrument, transferable security (en) - fiş, polis kaydı - pasaportputna isprava, putovnica - vekalet, vekaletname - çalışma izni - kanun, yasazakon 'm'' - statute of limitations (en) - anayasauređenje, ustav, ustrojstvo - Constitution, Constitution of the United States, U.S. Constitution, United States Constitution, US Constitution (en) - public law (en) - roma hukuku - Salic law (en) - blue law (en) - poor law (en) - ceza hukuku - buyruk, emir, ferman, karar, müzekkerenaredba, odredba, proglas - emir, rus hükümeti fermanı - judicial separation, legal separation (en) - yasak, yasaklamazabrana - vasiyetname eki - living will (en) - cachet, lettre de cachet (en) - beyanname, vergi beyannamesi - building licence, building license, building permit, planning application, planning consent, planning permission (en) - ehliyet, sürücü belgesivozačeva dozvola, vozačka dozvola - letter of mark and reprisal, letter of marque, letters of marque (en) - berat, patent - gerekçe - dissenting opinion (en) - bildiri, ferman, mahkeme emri, yazılı emir - authorisation, authorization, mandate, proxy, warrant (en) - process, summons (en) - charge, complaint (en) - plea bargain, plea bargaining (en) - kanun, yasapisani zakon, statut - legal code (en) - vizeviza - delil, kanıtdokaz - kurbanın cesedi, somut delil - declaration (en) - yeminli ifade - antlaşma, mukavele, sözleşmezavjet - engizisyon mahkemesi, inceleme, sorgu, soruşturma - notice (en) - suçlama - birbirini suçlama, karşılıklı suçlama - suçlamaoptužba - davalı taraf, müdafaa, savunma, savunma tarafıobrana na sudu - baro - organize suç, yeraltı dünyası - Black Hand (en) - Camorra (en) - crime syndicate, family, mob, syndicate (en) - ICJ, International Court of Justice, World Court (en) - Bench (en) - mahkeme, mahkeme heyeti, yargı mercii, yargı organısud, tribunal - kardinaller kurulu, kilise yönetim kurulu - criminal court (en) - çocuk mahkemesi - military court (en) - Star Chamber (en) - üst mahkeme, yüksek mahkeme - anayasa mahkemesi, temyiz mahkemesi, yargıtay, yüce divan, yüksek mahkeme - hukuk, kanun, tüze, yasazakon - administrative law (en) - ahkâm-ı diniye, fıkıh, kilise kanunu - uluslararası hukuk - deniz hukuku - askerî idare, sıkıyönetimprijeki sud - ticaret hukuku - statutory law (en) - apaçi, sokak serserisi - suçlugrešnik, prekršitelj zakona, zlotvor - suç ortağı, yardakçı - suç ortağısukrivac, suučesnik - davalı, sanıkokrivljenik, optuženik - saldırganagresor, napadač - eşkiya, haydutbandit - avukatodvjetnik - içki kaçakçısı - aylak, haydut, holigan, kabadayı, külhanbeyi, serseri, sokak serserisigrubijan, huligan, nasilnik, razbijač, ulicnjak - ev hırsızı, ev soyan hırsızprovalnik - güvenilir adam, sadık yardımcı, suç ortağısaveznik, slijepi pristaša, vjeran sljedbenik - dolandırıcı, üçkâğıtçıprevarant - adlî tıp görevlisimrtvozornik - Barbary pirate, corsair (en) - cani, kanun kaçağı, suç/cinayet işleyen kimse, suçlukriminalac, počinitelj krivičnog djela, zlikovac, zločinac - displaced person, DP, stateless person (en) - bölge başsavcısı - denetçi, müfettişnadzornik - cellat, cellâtkrvnik - vasiyeti uygulayan kimseizvršitelj oporuke - sürgün - imha eden kimse, yok edici - gangstergangster - silâhlı soyguncurevolveraš - cellatkrvnik - rehinetalac - taklit eden kişi - dolandırıcı, sahtekâr, sahtekâr kimselažac, prevarant, varalica - katilubojica - avukatadvokat, odvjetnik, punomoćnik - yasa yapıcızakonodavac - dolandırıcı kimse, sahte doktor, sarlatan, şarlatan - katil - gerici - dert dinleyici, şikâyet memuruparlamentarni zaštitnik građana - parti, taraf - kulampara, oğlancı - suçlukrivac - davacıpodnositelj tužbe, tužitelj - çapulcu, yağmacıpljačkaš, razbojnik - zehirleyici şey/ kimse - siyasi tutuklupolitički zatočenik - esir, tutsak, tutukluzarobljenik - savaş tutsağı - özel dedektif - savcı - Queen's Counsel (en) - ırza geçen kimsesilovatelj - mülteciizbjeglica - alem tip, dikişleri almaya yarayan alet, kanlı katil, sökücü, yaman herif, yırtıcı - soyguncupljačkaš - sadomasochist (en) - seri cinayetler katili, seri katilserijski ubojica - günahkârgrješnik - skin, skinhead (en) - kaçakçıkrijumčar - sodomist - Tartufe, Tartuffe (en) - Ted, Teddy boy (en) - hırsızkradljivac, lopov, tat - mutemet - gaspçı, zorla alan kimseuzurpator - şahit, tanıksvjedok - attestant, attestator, attestor, witness (en) - yardie (en) - Mary Magdalen, Mary Magdalene, St. Mary Magdalen, St. Mary Magdalene (en) - Henry Morgan, Morgan, Sir Henry Morgan (en) - Bartholomew Roberts, Roberts (en) - Blackbeard, Edward Teach, Edward Thatch, Teach, Thatch (en) - arpalık, avanta, çapul, ganimet, ihtikar, spekülasyon, vurgun, yağmaplijen, pljačka, ratni plijen - miras - kalıt, mirasnasljeđe, ostavština - exemplary damages, punitive damages, smart money (en) - escrow (en) - gelişme, karmaşıklaşma - hukuki statü, yasal statü - özgürlük - constraint, restraint (en) - hapsetme - durance (en) - olağanüstü hal - masuniyet, muafiyetizuzetak - cezadan muaf olma, cezasız kalma - crime rate (en)[Domaine]

-