sensagent's content

  • definitions
  • synonyms
  • antonyms
  • encyclopedia

Lettris

Lettris is a curious tetris-clone game where all the bricks have the same square shape but different content. Each square carries a letter. To make squares disappear and save space for other squares you have to assemble English words (left, right, up, down) from the falling squares.

boggle

Boggle gives you 3 minutes to find as many words (3 letters or more) as you can in a grid of 16 letters. You can also try the grid of 16 letters. Letters must be adjacent and longer words score better. See if you can get into the grid Hall of Fame !

English dictionary
Main references

Most English definitions are provided by WordNet .
English thesaurus is mainly derived from The Integral Dictionary (TID).
English Encyclopedia is licensed by Wikipedia (GNU).

Translation

Change the target language to find translations.
Tips: browse the semantic fields (see From ideas to words) in two languages to learn more.

last searches on the dictionary :

computed in 0.093s


 » 

analogical dictionary

בִּרצִינוּתciddî ciddî, ciddi şekilde - בִּן-רֶגָעanında, hemen - בְּנוֹסָף, נוֹסָףbaşka, ek, ekstra, fazladan, ilave - לְשֶׁעָבַר, לִפְנֵי כֵן, מִקוֹדֵם, קוֹדֶםdaha önce, eskiden, önceden - קְנִייָהalma, alım, satın alma, satın alınan şey - קְנִיוֹתalışveriş, çarşıya çıkma, satın alınan şeyler - succession, taking over (en) - kamulaştırma - grant, subsidisation, subsidization (en) - בְּיָמִים אֵלֶה, לַאַחֲרוֹנָהgeçenlerde, son günlerde, son zamanlarda, yakınlarda - בְּרַחֲבֵי הָעוֹלָםuluslararası kurallara uygun - שְׂכִירוּתkiralama - בּוֹרר, שׁוֹפֵט, שוֹפֵט, שוֹפֶט, שוֹפֶטֶתhakem - הֶסגֵרambargo - kritik - בְּאוֹפֶן כּוֹלֵלevrensel bir şekilde - יֵש לְשַלמוֹödenir - artmak, yükselmek - accrue (en) - לְלא תוֹצָאוֹת תַכלִיתִיוֹת, לַשָוואboşu boşuna, boşuna, boş yere, faydasız, nafile - חִיסָכוֹןtasarruf - הַסגָרָהiade etme - דְחִייָה, פִּיטוּרִים, שִׁחרוּרatma, işten atma, izin, kovma, reddetme, şutlama, terhis - בִּטוּל @@@ביטוּל$$$, ביטול - block, freeze, immobilise, immobilize (en) - בְּחִינָם, בחינם, חופשי, חינםbedava, parasız - tahmini - pay cut, salary cut (en) - מְדִינַת רְווָחָהrefah toplumu - דִלדוּלazalma - deduction, discount, price reduction (en) - grievously (en) - הִצטַבּרוּת, צְבִירָהbirikim, birikme, yığılma - עוֹנִיfakirlik, sefalet, sefillik, yoksulluk - cap, ceiling, roof (en) - אֲחוָּזת מַטָעִיםplantasyon, plântasyon - fiyat - קוֹלוֹניָאלִיזםmüstemlekecilik, sömürgecilik - neocolonialism (en) - פֶּנסיוֹנֵרemekli aylığı alan kimse - atonement, expiation, satisfaction (en) - genişlemek - emek - ciddi, önemli - rama'üt, רמאות - close (en) - indexation (en) - Malthus, Thomas Malthus, Thomas Robert Malthus (en) - yetiştirme - capitalisation, capitalization (en) - מִיַדִי, מִיָדִי, מִייָדִיacil, anî, anlık, derhal olan, hemencecik, ivedi - הַקְצָאָה, הַקְצָבָהayırma, ödenek, özgüleme, tahsis, tahsisat - reallocation, reallotment, reapportionment (en) - yeniden yapılaşma - rationing (en) - חלקpaylaşım - נַדבנוּתinsanseverlik - לְבַצֵע עִסקָה, עִסקָהiş, iş yapma - international affairs, world affairs (en) - transfer, transference (en) - הַעֲבָרַת בַּעֲלוּתtapu işleri - delivery, legal transfer, livery (en) - kefalet, teminât verme - lease-lend, lend-lease (en) - ödeme, tediye - bütçe açığı, giderin gelirden fazla olması - “אור ירוק”izin, lisans, müsade, permi, ruhsat - kurtarmak - ortak kullanma - korumak - maddi yardım, mali yardım - işe alma, istihdam etme - גִיוּסseferberlik - decentralisation, decentralization, devolution (en) - חִינָם, חִנָם @@@חִינָם$$$bedeva, beleş, parasız, parasız ücretsiz, ücretsiz - verimli - לְלא תוֹצָאוֹת, לַשָוואboş, etkisiz, faydasız, nafile, sonuçsuz, yararsız - nominal - אָמִיד, עָשִיר, עָשִׁירfakir/zengin, varlıklı, zengin - חַי בִּרווָחָהhali vakti yerinde, oldukça zengin - fakir, fukara, yoksul - מְרוּשַשbeş parasız, meteliksiz, yolsuz, züğürt - חֲסַר כּוֹל, נִצרַךfakir, muhtaç, yoksul - בִּמצוּקָה כַּספִּית, חֲסַר פְּרוטָהbeş parasız, meteliksiz, parasız, yolsuz - לַעֲבוֹרgötürmek, taşımak, taşınmak - vermek - לְשָׁלֵם מְרֹאשönceden/peşin ödemek - לְכָפֵּר עַל, לְתָקֵןdenklemek, gidermek, tazmin etmek, telâfi etmek - לְהַחזִיר חוֹב, לְשַלֵםödemek, ödeme yapmak, tediye etmek - לְשָלֵם חוֹבborcunu ödemek - pay (en) - לְפַצוֹת, לְפָצוֹת, לְשָלֵם הַכָּלkaybını karşılamak, telafi etmek, ücretini ödeyip işine son vermek, zararını ödemek - fırsatı kaçırmak - לִפְנוֹתgetirmek, kazandırmak, sapmak - לְהַצִיע מְחִירfiat vermek, fiyat arttırmak, fiyat teklif etmek, teklif etmek, vermek - לְהָפקִידemanete koymak, yatırmak - לְהַשאִיל, לשאולborç almak, ödünç almak - give (en) - prefer (en) - לְהַעֲסִיק, לְהָסִיקişe almak, istihdam etmek, iş vermek, tutmak - collectivise, collectivize (en) - declare (en) - לִרשוֹםkaydetmek, kaydolmak, kayıt yaptırmak, yazılmak - כַּלכָּלִיekonomik, iktisadi - ergonomik, hareketleri kolaylaştıran, iş yapmaya uygun - yan ürün - Keynesian (en) - tesis - üretim - אָנִייָה, סְפִינַת חָלַל, סְפִינָה, סירהgemi, hava aracı, kayık, sefine, tekne, vapur - חֲשמָלִית, חַשמַלִית, מְסִילַת הַחֲשמָלִיתtramvay hattı - בְּסִיכּוּם כָּל הַמִשׂחָקִיםtoplam - commutability, replaceability, substitutability (en) - açık, eksik - pension account, pension plan, retirement account, retirement plan, retirement program, retirement savings account, retirement savings plan (en) - eşitlikçilik - Malthusianism, Malthusian theory (en) - monetarism (en) - biyoteknoloji - כַּלכָּלָהekonomi, ekonomi bilimi, iktisat, iktisat bilimi - game theory, theory of games (en) - ekonometri - supply-side economics (en) - faydacılık, yararcılık - Maoism (en) - arbitration clause (en) - מְגִילָת זְכוּיוֹתberat, imtiyaz, patent - Magna Carta, Magna Charta, The Great Charter (en) - רִישָׁיוֹן פָּטֶנְטpatent - חֶשְבּוֹן, חֶשבּוֹן בָּנק, חֶשבּוֹנִית, חשבוןfatura, hesap - קַבָּלָהalındı, makbuz - חוֹזֶהanlaşma, kontrat, sözleşme - toplu iş sözleşmesi - iş akdi - ekonomi politikası, iktisat politikası - fiscal policy (en) - control (en) - fiyatları sabit tutma - base, floor (en) - korumacılık - הַסכָּמָהanlaşma, aynı fikri paylaşma, mutabakat - koşul - collective bargaining (en) - business cycle, trade cycle (en) - finans kuruluşu - kurye - גוּש מדִינוֹתblok - כּוֹח אָדָם, כּוֹח עֲבוֹדָהçalışanlar, insan gücü, işgücü, iş gücü - day shift, day watch (en) - אִיגוּד מִקצוֹעִיişçi sendikası, sendika - company union, entreprise union (en) - araç filosu - קָפִיטָלִיזֵםanamalcılık - sanayicilik - piyasa ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi - state capitalism (en) - International (en) - national socialism, Naziism, Nazism (en) - כַּלכָּלָהekonomik düzen, iktisat - vakıf - tröst şirketi, yatırım danışmanlığı şirketi, yatırım ortaklığı - פְּנִים הָאָרֶץarka ülke, sahilden uzak bölge - sh'tadlan, מְתַווֵך, שתדלןarabulucu, arabulucu kimse, aracı, hakem - כוֹנֵס נֶכָסִים, מְקַבֵּל, מַקלֵטalıcı, tavsiye memuru, yediemin - נִמְעָןalıcı, muhatap - banker - mirasçı, vâris - שוֹאֵלödünç/borç alan kimse - broker-dealer (en) - בַּעַל חוֹב, חייב, חייבתborçlu, borcu olan kimse - dragoman - כַּלכָּלָןekonomist, iktisatçı - finance minister, minister of finance (en) - bakan, dışişleri bakanı - garantör, kefil - מְתַרגֵם, מְתוּרגְמָן, מליץ, תרגמןmütercim, tercüman, yorumcu - kiracı - Lord Chancellor, Lord High Chancellor (en) - bakan, nazır, vekil - שוּתָףortak - istatistikçi - טֶלֶר, קוּפָאִי, קופאי, קופאיתbanka veznedarı, kasadar, veznedar - גִזבָּרmuhasip, sayman - V.P., vice-chairman, vice president, vice-president (en) - John Maynard Keynes, Keynes (en) - J. P. Morgan, John Pierpont Morgan, Morgan (en) - crown land, Crown property, demesne of the Crown, national domain, public domain, public land, Royal demesne, state land (en) - דְבָרִים, חֲפָצִים, חוֹמֶר, חומר, קַרקָע ו-/או בַּית, רְכוּשbina, cisim, eşya, kişisel eşyalar, madde, mülk, önemsiz şey, taşınmaz mal - kişisel mal, özel eşya - bakiye, ev eşyası, kişisel eşyalar, menkul kıymetler, nakit toplamı, servet - חֲפָצִיםelbiseler, eşyalar, giysiler - gayrimenkul, taşınmaz - אֲחוּזָה, נכס, קַרקַעarazi, çiftlik, emlak, mülk, toprak, yer - toprak, vakıf arazisi, yer - kiralanan gayrimenkul, kiraya verilen gayrimenkul, mecur - common property, public property (en) - arazi - כסףpara - gross national product, national income (en) - GSMH - GDP, gross domestic product (en) - aid to the developing countries, foreign aid (en) - מַעֲנָקikramiye, kâr payı, prim - ayarlama - הוֹצָאָה, הוֹצָאוֹתgider, harcama, masraf - gider, harcama, masraf - עלותmaliyet - sermaye artırımı - תַשלוּםödeme - מַשׂכּוֹרֶת, שָׂכָר, תַּגמוּלaylık, gelir, kazanç, maaş, ödüllendirme, ücret - asgari ücret - discount, rebate (en) - פִּיצוּיִים, פִּצוּי @@@פִּיצוּי$$$karşılık, tazminat - nafaka - payola (en) - ריביתfaiz, hak, hisse, menfaat, pay - reimbursement (en) - מַשׂכּוֹרֶתmaaş, ücret - zararını ödeme - משכורת, שכרaylık, maaş, ücret - katedralden ödenek alan papaz, papaz ödeneği - sosyal hak - טִיפ, תֶּשֶרbahşiş - child support (en) - ceza - cost of living (en) - distribution cost (en) - production cost (en) - price (en) - perakende fiyatı - alış fiyatı - opportunity cost (en) - maddi kayıp - moral hazard (en) - paper gold, special drawing rights (en) - maddi olmayan varlık - הַשקָעָהyatırım, yatırım yapılan para - book value (en) - מִפעָל נוֹעָזrisk, tehlikeli iş - garanti, güvence, inanca, teminat - דְמֵי קְדִימָה, הַפקָדָה, מקדמהdepozito, kaparo, kaparo verme, kısmî ödeme, peşinat, peşin ödeme, yatırılan para - מַשכַּנתָּה, משכנתאipotek - garanti, güvence, kefalet, kefil - account, accounting, account statement (en) - מְקוֹרוֹת כַּספִּייםnakit varlıklar, para - אַשרַאיkredi, kredili ödeme, taksit, vadeli ödeme - açık - bütçe açığı - limited liability (en) - חוֹבborç - domestic debt, national debt, public debt (en) - note, note of hand, promissory note (en) - הַלווָאָהborç para, kredi - mali yükümlülük - רִישוּםkayıt, not - דַף מַאֲזָןbilanço, bilânço - ödemeler dengesi - חֶשְבּוֹן עו”שcari hesap - יוֹמָןdefter, kayıt, kayıt defteri, kütük - conspicuous consumption (en) - צְרִיכָהiçme, istihlak, tüketim, tüketme, yeme, yoğaltım - צוֹרֵךistek, rağbet, talep - ekonomik büyüme, iktisadi büyüme - exponential decay, exponential return (en) - הספָּקָהarz, sağlama, verme - rekabet - account, business relationship (en) - ilişki - מַשבֵּרbuhran, bunalım, kriz - bağımsız ekonomi politikası, otarşi, özerklik - solvency (en) - aciz - פּשִיטַת רֶגֶל, פשיטת רגלiflas, iflâs - sahiplik - likidite krizi - Great Depression (en) - tam istihdam - zenginlik - yükümlülük - אֲסִיר תוֹדָהborç, mali yükümlülük, minnettarlık - debt (en) - עוֹשֵר, שֶׁפָעservet, zenginlik - hırs, ihtiras, kötü yola sevkeden servet, servet tanrısı - fakirlik, parasızlık, yoksullluk - mali yıl - kira sözleşmesi[Domaine]

-